Bozulan Dostluklar!
Bir adam, evinin civarında yaşayan bir yılan ile anlaşma yapmış.
Adam her gün yılana süt verecek, yılan da bunun karşılığında adama bir altın verecek. Yıllarca sürmüş bu anlaşma.
Adam iyice yaşlanmış. Ahıra gidip inekten süt sağarak yılana verecek; fakat bedeninde güç kalmamış. Oğlunu çağırmış yanına. Sırrını açıklamış ona. Sonra da tembih etmiş:
“Bundan sonra bu görev senin; fakat aza kanaat etmesini bil, çoğa tamah etme!”
Oğlan başlamış göreve. Aynı düzen devam etmiş uzun süre. “Bir tas süte karşılık, bir sarı altın.”
Oğlan bir gün şöyle düşünmüş:
“Her gün; bir altın, bir altın, uzun iş… Bu yılan her gün bir altın getirdiğine göre demek ki bir hazinesi var. En iyisi mi, yılanı öldüreyim, hazineye ben konayım!”
Düşünmüş ve hemen uygulamaya geçmiş.
Bir gün fırsatını bulup, baltayı indirmiş yılanın sırtına. Biraz heyecandan olsa gerek, tam orta yerinden değil de kuyruğundan kesmiş.
Yılan da o acıyla dönüp oğlanı ısırmış, bütün zehrini de akıtmış. Tabii ölmüş oğlan. Anlaşma da böylece sona ermiş.
Aradan uzun bir süre geçtikten sonra, ihtiyar adam yılanın deliğinin başına gitmiş.
Demiş ki:
“Olanlar oldu. Gel barışalım. Eski günlerdeki gibi yeniden dost olalım.”
Yılan, delikten başını çıkarıp şöyle karşılık vermiş:
“Olmaz! Asla eskisi gibi olmaz. Sende evlat acısı, bende de kuyruk acısı olduğu sürece mümkün değil, dost olamayız!”