Haddini Bilmek!
Kendini beğenen bir fare ve arkadaşlarını kırmak istemeyen bir deve günlerden bir gün arkadaş olmuş.
Fare devenin bu huyunu bildiği için onun yularını eline almış. O önde deve arkada yol almışlar. Onları görenler şaşkınlıklarını saklayamamışlar: Yuları farenin elinde olan koskocaman bir deve!..
Deve fareyi kırmamak için itiraz etmeden onun arkasından yürüyormuş. Fare ise kocaman bir deveye aklınca üstünlük sağladığını düşünüyor, kendini beğeniyor ve “Ben ne yiğit, kuvvetli biriymişim. Koskoca deveyi yularından tutmuş sürüklüyorum” diyormuş.
Farenin bu kendini bilmez hali devenin dikkatini çekmiş. Farenin çevreye caka satarak yürüyüşüne sinirlenmiş ve ona güzel bir ders vermek istemiş.
Fare önde deve arkada bir ırmağın kenarına varmışlar. Fare ırmağı görünce durmuş.
Deve onun duraklayışına karşı:
- Ey, dağlarda ovalarda önümde yürüyüp bana yol gösteren yiğit fare. Sen benim yol göstericimsin. Yürü ki ben de arkandan geleyim demiş.
Bunun üzerine fare;
- Bu ırmak çok büyük. Boğulmaktan korkuyorum, diye cevap vermiş.
Deve ırmağın derinliğini fareye göstermek için suya girmiş. Sular devenin ancak dizine kadar geliyormuş. Deve fareye;
- Su ancak diz boyunda. Neden bu kadar korktun? demiş.
Fare cevap vermiş:
- Dizden dize fark var. Senin için karınca, bizim için bir canavar, ejderhadır. Senin için diz boyu olan su benim boyumu yüz kere aşar.
Bunun üzerine deve;
- Öyleyse, bir daha küstahlık edip, kendini üstün görme. Haddini, yerini bil! Kendin gibi farelerle boy ölçüş, develerle, devlerle yarışma!
****
Bir düşünün, çevrenizde böyle kendini bilmezlerden ne kadar çok var, öyle değil mi?