Problemin Cazibesi ve Çözüm
Tibet dağlarının ücra köşelerindeki bir manastırda Üstadın başdanışmanı vefat etmişti. Üstad kendisi için bir başdanışman seçmeliydi.
Başdanışmanlık görevini yürütebilecek düzeydeki talebelerini topladı ve durumu açıkladı:
- Bana yardımcı olacak bir başdanışman lazım. Birazdan vereceğim problemi çözen kişi benim başdanışmanım olacak.
Bunu söyledikten sonra sehpanın üzerine, zarif bir gülün bulunduğu antika bir vazo koydu.
Üstad “İşte problem bu”, dedi ve öğrencilerine başka hiçbir şey söylemeden gözlerini yumdu. Herkes vazonun ve gülün güzelliğine hayran oldu.
Ortada bir problemin olduğunu ve onun çözümünün bulunması gerektiğini bilen talebeler kafa yormaya başladılar.
Ansızın talebelerin birisi yerinden kalktı ve elinin tersiyle sehpadaki vazoyu yere savurdu.
Üstad gözlerini açtı ve “Artık benim başdanışmanımsın”, dedi. Talebeler olan biteni anlayamadı. Üstad ise sözlerine şöyle devam etti:
- Sizler problemin içindeki cazibeye kapılarak onu çözmekten aciz kaldınız. Bu kardeşiniz ise problemin problem teşkil ettiğinin bilincinde olarak onu ortadan kaldırdı.
Hayatımızda cazibesine kapıldığımız bir sürü problem olur, kalbi okşayan ama sorun yaratmaktan başka işe yaramayan ve vazgeçmek istemediğimiz ilişkiler, alışkanlıklar ve istekler gibi.
Önemli olan çözüme odaklanmaktır, bizi çözümden uzaklaştıran problemin içindeki güzelliğe değil.