İsveç'teki Sırrı Çözülemeyen Kayalar
Arkeologlar, kıyısı Baltık Denizi’ne bakan İsveç’teki Kåseberga kasabasında bir tepeye yerleştirilmiş 59 dev kayanın sırrını ortaya çıkarmaya çalışıyor.
Denize bakan bir tepede yer alan kayalardan her biri, yaklaşık bin 800 kilogram ağırlığında. Kayalar, bir geminin dış hatlarına benzeyen, 67 metre uzunluğunda bir şekle sahip.
Arkeologlar, Ale's Stenar (Ales’in Kayaları) olarak bilinen yapının, yaklaşık bin yıl önce, Demir Çağı’nda inşa edildiğini ve bir mezarlık anıtını temsil ettiğini düşünüyor. Ancak yeni bir araştırma, kayaların İskandinavya’da Tunç Çağı'nın yaşandığı iki bin 500 yıl öncesine ait olduğunu ve tıpkı İngiltere’deki Stonehenge gibi, bir astronomik takvim görevi gördüğünü öne sürüyor.
International Journal of Astronomy and Astrophysics dergisinde geçtiğimiz ay yayımlanan araştırmada, Mörner, Ales’in Kayaları’nın bir astronomik takvim olarak nasıl işlev gördüğünü anlattı.
fotoğraf: Jörgen Lundberg
İsveçli bilim insanı ve ekibi, Güneş’ın kış ve yaz gündönümlerinde Ales’in Kayaları etrafındaki belli noktaları aydınlattığını, antik İskandinavların bu şekilde dini ritüellerin tarihlerini veya hasat zamanını belirlediklerini öne sürdü.
Araştırmacılar ayrıca, bir geminin dış hatlarına benzeyecek şekilde dizilen kayalarla Stonehenge’in belli geometrik özelliklerinin uyuştuğunu belirtti. Stohenge’in ne amaçla inşa edildiğine dair günümüzde tartışmalar devam etse de, Mörner her iki antik yapının da dev bir astromi takvimi olduğunu düşünüyor.
Mörner, esrarengiz kayaların, Tunç Çağı’nda Avrupa ve Akdeniz’de gezen ve ticaret yapan bir İskandinav topluluk tarafından inşa edildiğini ve Stonehenge’den ilham alındığını öne sürdü: “Ales’in Kayaları bir takvim. Bunun yanında bize antik İskandinavya, İngiltere ve Yunanistan hakkında da daha önceden bilmediğimiz bilgiler sunuyor” dedi.
İsveçli bir arkeolog ve Fornvännen arkeoloji dergisinin editörü olan Martin Rundkvist, “Kayalardan oluşan geminin bir gök takvimi olduğu düşüncesi akademi çevrelerindeki arkeologlar tarafından destek görmeyen bir teori... Tersine, Ales’in Kayaları özenle inşa edilmiş bir mezarlık anıtı olmalı” diyerek en son araştırmaya karşıt bir görüş belirtti.
İsveç’in kırsal bölgeleri, birçoğu gemileri andıran çok sayıda anıt yapı bulunduruyor. Bu anıtların birçoğu, İsveç’in Demir Çağı’na, M.S 500-1000 yıllarına işaret ediyor. Rundkvist, bu anıtların neredeyse tümünün mezarların yerlerini gösterdiğini savunuyor.
fotoğraf: Curt Roslund
Arkeologlar, Ales’in Kayaları’nın yaşını yapılan ilk karbon tarih saptama yöntemiyle bin 400 yıl olarak belirlemişti. Bu tarih, Mörner’in öne sürdüğü tarihin yaklaşık bin 100 yıl sonrasına denk geliyor.
Rundkvist, dev kaya yapıyı inşa edenlerin de gezici-tüccar bir topluluk olmadığını savunuyor. İsveçli arkeolog, “Ales’in Kayaları”nın, denizci bir topluluk tarafından inşa edildiğini ve dev kayaların öküz, köle, ip, kızak, ahşap kürekler ve basit demir aletler kullanılarak yerlerine konduğunu düşünüyor.
Rundkvist, “Burası Beowulf’un (Konusu Demir Çağı’ndaki İskandinavya’da geçen eski bir İngiliz destanı) Dünyası” diyerek antik yapının eski kültürle olan bağlantısına da değindi.
İskandinav toplumların kültüründe çok önemli bir yer tutan gemiler, önemli insanların mezarlarını işaretlemek için inşa edilen anıtlara da ilham vermiş olabilir.
Ales de, İskandinav folkloruna göre, Ale adındaki bir kralın mezarını gösteriyor. Rundkvist, bu bulgulara dayanarak, Mörner’in, “hiçbir kanıtı olmayan bir bir teoriyi savunduğunu” belirtti.
kaynak: milliyet