Osmanlı Hareminin Bilinmeyen Yönleri
Osmanlı Haremi’nin arkasındaki sır perdesi açılıyor.
Valide Sultanlar, İkballer, Kızlar Ağası, Kalfalar, Cariyeler ve diğerleri...
Padişahın özel alanı olarak kabul edilen Harem bir okul muydu yoksa bir bakireler evi mi?
Harem’e kimler girip çıkabilirdi? Cariyeler nasıl seçilirdi? Padişaha ihanet eden cariyeler kimlerdi? Padişahların cariyelere aşk mektupları yazdığı doğru mu?
Cariyeler Padişahların karşısına çıplak olarak mı çıkardı? Batılı yazarların Harem’le ilgili erotik tasvirleri gerçek mi? Harem’le ilgili herşey...
II. Murat’a kadar Osmanlı padişahları ya kendi çevrelerindeki kızlarla ya da savaştıkları kralların kızlarıyla evlendiler. Bu yüzden Osmanlı’da bir harem teşkilatı yoktu.
Harem ve Enderun Mektebi İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kuruldu.
Böylece erkekler Enderun’da kızlarsa Harem’de eğitilmeye başlandı.
Harem bir “kısrak yuvası değil” tıpkı Enderun gibi bir eğitim kurumuydu.
Fatih Haremi niçin kurdu?
Harem’in Türk geleneklerinde yer almamasına rağmen Fatih tarafından kurulmasının başlıca nedeni güvenlik ve devlet sırlarının açığa çıkmasını engellemekti.
Fatih’e kadar Osmanlı padişahları ya kendi çevrelerindeki kızlar, ya beylerin kızları ya da savaştıkları kralların kızlarıyla evlenirlerdi.
Özellikle yabancı kralların kızları her ne kadar Müslüman olup Osmanlı kültürünü benimseseler de kendi soylarını unutamayanlar da çıkıyordu.
Bu nedenle de kendi ülkelerine çoğu zaman açık ve gizli mektuplar gönderiyor, devlet güvenliğini tehlikeye düşürüyorlardı.
Saray dışından evlenmek ise reyayadan veya tebadan bir aileyi saraya katmak anlamına geliyordu. Osmanlı padişahları bunun da devlet güvenliği açısından sakıncalı olduğunu düşündüler.
Bu nedenle de Harem kuruldu ve burada yetiştirilen kızlardan en zeki ve güzel olanı daha sonra Padişahın karısı olmaya hak kazanırdı.
Haremin başında kim vardı?
Osmanlı’da herşeyin başı Padişahtı. Harem de padişahın sorumluluğundaydı.
Ancak padişahın haremle ilgili haklarını “Kızlar Ağası”, ya da “Harem Ağası” denilen iğdiş edilmiş bir erkek kullanırdı. Kızlar Ağası sadece padişahtan ve sadrazamdan emir alırdı.
Kızlar Ağası, genellikle Mısır’da yetiştirilmiş, sonra da iğdiş edilmiş bir Arap olurdu. Harem’in iç bölümlerinden ise “Haznedar Usta” adındaki bir kadın sorumluydu.
Haremin ünlü şair ve bestekarları kimlerdi?
Haremin iç işlerinin idaresi Haznedar Usta’nın emrinde çalışan kalfalara aitti. Bu kalfalar Harem ile padişah arasında da elçilik yaparlardı.
Bunlar cariyelerin en yeteneklileri arasından seçilir, edebiyat ve müzik ve hat sanatında iyi derecede eğitim alırlardı. Kalfalar ayrıca çok iyi saz çalarlardı.
Bugün de bestleri hala çalınan ünlü kalfalar Tarabsaz Kalfa, Dilhayat Kalfa, Gülfer Kalfa, Dürringar Kalfa ve Menekşe Kalfa Harem şairlerinin en ünlüleriydi.
Harem’de ilk ve son ihaneti yapan Kalfa kimdi?
Harem’deki bütün kalfalardan herşeyden önce padişaha karşı sadakat beklenirdi. Ancak buna rağmen Harem’de yaşanan bir ihanet tarih kayıtlarına geçti.
Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi olayında harem kalfalarından Arz Niyaz Kalfa, Hüseyin Avni Paşa’nın casusu olarak çalıştı ve padişahla ilgili gizli bilgileri dışarı sızdırdı.
Bunun sonucunda Arz Niyaz Kalfa idam edilmek yerine Harem’den kovuldu.
Saraydaki cariyeler nasıl seçilirdi adları nasıl konurdu?
Cariyeler Kızlar Ağası tarafından hazırlanan özel bir sınavla seçilirdi ve isimleri bu sınav sonrasında Kızlar Ağası tarafından verilirdi.
Saraya giren bir genç kız, Kızlar Ağası’nın verdiği isimle çağrılırdı.
Cariyeler Harem’den ayrılabilirler miydi?
Cariyelerden biri herhangi bir nedenle saraydan ayrılmak istediği zaman padişaha bir dilekçe yazıp dörde katlar ve bu dilekçede ayrılma sebebini anlatırlardı.
Cariye daha sonra bu dilekçeyi padişahın görebileceği bir yere koyardı.
Padişah bu isteği gözden geçirir ve cariyeye Haremden ayrılma iznini verirdi.
Devlet ileri gelenlerinin kızları hareme alınır mıydı?
Osmanlı’da Harem sanılanın aksine bir zevk ve eğlence yeri değil, bir eğitim kurumuydu.
Buradan yetişen kızlardan en zeki ve güzel olanı padişahla evlenirken, diğerleri de yüksek düzeyli devlet adamlarıyla evlendirilirdi.
Bu yüzden de devlet ileri gelenlerinin çoğu kızlarını Hareme vermek için birbirleriyle yarışırlardı. Ancak bunu başaranlar oldukça azdı.
Çünkü Haremden sorumlu olanlar ancak hatırını kıramadıkları devlet adamlarının kızlarını saraya alabiliyorlardı.
Hareme kabul edilen bu kızlar da üç yıl eğitim gördükten sonra evlerine gönderiliyorlardı. Harem bu yönüyle bir kızlar okulu gibiydi.
Haremi dağıtmak istediği için öldürülen padişah kimdi?
Osmanlı’da padişahların evlilikleri hep Harem içinden olurdu. Bu kuralın dışına çıkan tek deneme Sultan İkinci Osman, yani Genç Osman tarafından yapıldı.
Genç Osman Sadrazam’ın kızıyla evlenerek Haremi dağıtmaya kalkıştı.
Bu olaydan sonra Genç Osman Yeniçerilerin ayaklanmasıyla karşılaştı. Yeniçeriler padişahı Yedikule Zindanları’na kadar sürükleyerek vahşice katlettiler.
Bu ölüm, dünya tarihinde bir padişaha karşı yapılmış en onur kırıcı öldürmelerden biri olarak kabul edilir.
Hangi Padişah’ın annesi ölmeden önce bir “Katolik Papaz”la görüşmek istedi?
Osmanlı’da özellikle yabancı kökenli kadınlar Hareme alındıktan sonra dinlerini değiştirip Müslüman olsalar da çoğu kez kendi ülkelerini ve geleneklerini unutamıyorlardı.
II. Mahmut’un annesi Nakşdil Sultan, ölmeden az önce oğlundan kendisine bir Katolik Papaz getirilmesini istedi.
II. Mahmut bu durumdan pek hoşlanmadıysa da annesinin son dileğini kabul ederek bir Katolik Papaz çağırttı.
Ancak bir daha böyle bir olayın tekraranmasını istemediği için Haremi yeniden düzenledi ve artık saraya sadece Müslüman olan Çerkez ve Gürcü carieyeler seçildi.
Haremi hangi padişah niçin kaldırdı?
Harem’e sadece Gürcü ve Çerkez cariyelerin alınması kuralı son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin’e kadar sürdü.
Sultan Vahdettin çağın artık değişmesiyle beraber haremi dağıtma kararı aldı ve uyguladı.
Haremde kızları olan aileler kızlarını Harem’den alırken, ailesi olmayan kızlar ise kendilerine yetebilecek bir para verilerek çırak edildiler.
Hangi cariye Şehzade’ye aşık oldu?
Sultan Abdülhamit’in ikinci oğlu Şehzade Abdülkadir Efendi müzik ve edebiyattaki başarılarıyla ünlüydü. Abdülkadir Efendi piyano çalan annesine keman çalarak eşlik ederdi.
Abdülhamit’in ikballerinden biri olan Fatma Pesend Hanım’ın bir cariyesi, Şehzade Abdülkadir Efendi’ye aşık olur ve aşkını bir şiirle ona duyurmaya çalışır.
Şehzadeyle evlenbilirim umuduyla yazdığı bu şiiri şehzadenin görebileceği bir yere bırakır. Ancak şehzadeden önze Zülfet Kalfa bu şiiri görür ve olay padişaha kadar ulaşır.
Padişah cariyenin önce uyarılmasını, şayet ısrarından vazgeçmezse Şehzadenin fikrinin sorulmasını ister. Cariye uyarılır ancak duygularını ele vermez.
Bunun üzerine Padişah, Şehzadeye duyurulmadan kızın saray dışına çıkarılmasını ve orada şiir ve sanatını geliştirilebilmesi için kendisine düzenli olarak para ödenmesini emreder.
Batılıların yazdığı kitaplardaki harem gerçek mi?
Batılı yazarların Haremle ilgili yazdıkları erotik romanlar gibidir. Haremdeki cariyeler Hareme eğitilmek ve sonra da ya padişahla ya da devlet görevlileri ile evlendirilmek için alınırdı.
Hareme, Hadımağası dışında hiçbir erkek giremezdi. Yabancılardan ise hiçbir erkek ve kadın hareme alınmazdı.
Bu yüzden hiçbir Batılı yazar aslında Haremi hiç görmedi. Batılı yazarların Haremle ilgili fantezileri bir hayal ürünüydü.
Cariyeler padişahın hanımları mıydı?
Cariyelerin padişahın hanımları değildi. Ancak bu cariyelerden en akıllı ve güzel olanı padişahın karısı olmaya hak kazanırdı.
Harem’e ait olduğu iddia edilen çıplak resimler Osmanlı kadınlarına mı ait?
Batılı yazarların Harem hayatını tasvir eden bir çok kitabı ressamlar eliyle resme aktarıldı.
Bunlar arasında özellikle Padişahın carieyelere süt banyosu yaptrıdığını ve çırılçıplak cariyeler arasında poz verdiğini gösteren resimler ünlüdür.
Ancak Hareme hiçbir zaman girememiş olan bu ressamların çizidiği bu resimler aslında tamamen hayal ürünü.
Padişahlar Harem’in bahçesinde cariyelere çıplak süt banyosu yaptırarak eğlenirler miydi?
Padişah, ailesiyle beraber Haremde eğlenirdi ancak Harem kurumunda hiçbir Osmanlı kaynağı Padişah’ın böyle bir uygulamada bulunduğunu yazmıyor.
Padişahlar dönemim hukuk kuralları gereğince de cariyelerin sadece kol, ayak, yüz ve başlarına bakabilirlerdi.
Cariyeler padişahların karşısına çıplak mı çıkarlardı?
Cariyelerin padişah Haremdeyken Harem’de serbestçe gezebilme yetkisi yoktu.
Padişah Haremde olduğu zaman cariyeler kendi odalarına çekilir ancak Padişah isterse padişahın huzuruna çıkabilirlerdi.
Padişah ve cariyelerin haremde karşılaşmaması için haremden sorumlu olan yetkililer sıkı kurallar uygularlardı.
Padişah da Hareme girdiğinde ses çıkaran takunyalar giyerdi ki carieyler çıkan sesten padişahın Haremde olduğunu anlasınlar ve daha dikkatli davransınlar.
Haremin duvarlarındaki yazılar Padişahlar tarafından cariyeleri ve güzel kadınları tahrik etmek için yazılmış şiirler miydi?
Topkapı’da Harem’in bulunduğu duvarlara Arapça yazılmış olan yazılar uzun süre padişahlar tarafından carieyelere yazılmış şiirler olarak tanıtıldı.
Aslında bu yazılar, padişaha mütevazı ve haddini bilir olmasını hatırlatan Ayet ve Hadislerdir.